Türkiye'de Ceza Hukuku: Yargı Sürecine ve Cezalara Genel Bir Bakış
Türkiye’de ceza hukuku, Türk Ceza Kanunu’na dayanmaktadır ve ilk kez 1926 yılında çıkarılmıştır. O zamandan bu yana, birkaç kez değiştirilmiştir. Ceza adaleti sistemi, diğer medeni hukuk ülkelerine benzer bir şekilde, adli süreci üç aşamaya ayırır: soruşturma, kovuşturma ve yargılama.
Soruşturma:
Soruşturma aşaması,
bir suçun işlenip işlenmediğini ve kimlerin sorumlu olabileceğini belirlemek için kolluk görevlileri tarafından yürütülen bir aşamadır. Kolluk görevlileri, soruşturma aşamasında delil toplamak için çeşitli araçları kullanabilirler. Örneğin, ifadeler, tanıklıklar, belgeler, kamera görüntüleri, telefon kayıtları, DNA örnekleri vb. toplanabilir.
Soruşturma aşamasında kolluk görevlileri, şüpheli veya şüphelilerle görüşmeler yapar ve onları suçlamalar hakkında sorgular. Şüpheli, avukatı eşliğinde ifade verebilir veya susma hakkını kullanabilir. Kolluk görevlileri ayrıca, şüphelinin sahip olduğu diğer kanıtları toplamak için evleri, işyerleri veya araçları arayabilirler.
Soruşturma aşaması, yetkili savcı veya hakim tarafından yönetilir ve soruşturma sürecinin nasıl ilerleyeceği hakkında kararlar alınır. Eğer yeterli delil varsa, savcı dava için suçlama yapabilir ve dava mahkemeye taşınır. Ancak, yeterli delil yoksa veya bir suçun işlenmediği tespit edilirse, soruşturma sona erer ve herhangi bir suçlamada bulunulmaz.
Soruşturma aşaması, hukukun üstünlüğü ilkesine göre yürütülmelidir ve şüphelilerin haklarına saygı gösterilmelidir. Şüphelilerin hukuki temsilci olması ve suçlamalar hakkında susma hakkını kullanması gibi hakları vardır. Ayrıca, delillerin yasal yollarla toplanması ve muhafaza edilmesi gerekmektedir.
Kovuşturma:
Kovuşturma aşaması, suç şüphesi üzerine başlatılan soruşturma sonrasında, savcının suçlamaları inceleyerek suçluyla ilgili karar verme sürecidir.
Savcı, soruşturma dosyasında toplanan delilleri inceler ve şüphelinin suç işlediğine dair yeterli delil bulunup bulunmadığına karar verir. Eğer savcı yeterli delil bulursa, şüpheli hakkında suçlamada bulunur. Suçlamalar yapılmazsa dosya kapatılır ve dava açılmaz.
Suçlama yapılan durumda, savcı iddianame hazırlar ve mahkemeye sunar. İddianame, şüpheli hakkındaki suçlamaları ve delilleri içermektedir. Mahkeme, iddianameyi inceleyerek dava açılıp açılmayacağına karar verir. Davanın açılması halinde, duruşma tarihi belirlenir.
Kovuşturma aşamasında, şüpheli ve avukatı savunma hakkına sahiptir. Savcı da delilleri sunar ve mahkemeye sunduğu delilleri şüphelinin avukatı itiraz edebilir. Bu aşamada, savcı delilleri toplamak için ek soruşturma da yapabilir.
Kovuşturma aşamasında, mahkeme delilleri ve tarafların savunmalarını inceleyerek bir karar verir. Mahkeme, şüpheliyi suçlu bulursa, hükümden önce ceza miktarını belirleyebilmek için, şüpheliye son kez savunma hakkı tanır. Savunmanın ardından, mahkeme ceza verir veya vermemeye karar verebilir.
Duruşma:
Duruşma aşaması, sanığın suçlamalara karşı savunma yapma ve iddia makamının sunduğu delillere karşı itiraz etme imkanına sahip olduğu önemli bir aşamadır.
Duruşma, mahkeme salonunda gerçekleştirilir ve genellikle üç aşamadan oluşur: açılış konuşmaları, tanık ifadeleri ve son sözler.
Açılış konuşmaları, savcı ve savunmanın olay hakkındaki görüşlerini belirttiği aşamadır. Savcı, sanığın suçlu olduğunu kanıtlamaya çalışırken savunma, sanığın suçsuzluğunu ispat etmeye çalışır. Açılış konuşmaları ayrıca sanığın suçlamaları kabul etmesi durumunda, savcı ve savunmanın kabul edilen suçlamalar için önerdiği cezaların belirlenmesini de içerir.
Tanık ifadeleri, olayla ilgili olan tanıkların yeminli ifadelerinin alındığı aşamadır. Tanıkların doğrudan sorgulanması yanı sıra, savcı ve savunma tarafından da sorular sorulabilir. Tanıkların ifadeleri, mahkeme tarafından incelenir ve delil olarak kabul edilir.
Son sözler, savunmanın sanık lehine olabildiği son fırsattır. Sanık, kendisi hakkındaki suçlamaları reddedebilir veya kabul edebilir. Ayrıca, cezalandırılması durumunda hafifletici sebepler sunabilir veya aleyhine olan delilleri çürütebilir. Son sözlerin ardından, mahkeme, sanığın suçlu olup olmadığına ve cezanın ne olacağına karar verir.
Ceza:
Ceza aşaması, sanığın suçlu bulunması halinde uygulanacak cezayı belirlemek için yargıcın veya jürinin karar verdiği aşamadır. Karar vermeden önce yargıç veya jüri, sanığın duruşmada sunduğu savunmayı ve delilleri, iddia makamının sunduğu delilleri, tanıkların ifadelerini ve diğer kanıtları dikkate alır.
Sanığın suçlu bulunmasına karar verilmesi durumunda, yargıç uygun cezayı belirler. Bu karar, sanığın suçunun ağırlığına ve varsa hafifletici veya ağırlaştırıcı sebeplere göre verilir. Hafifletici sebepler, sanığın suçunun işleniş biçimindeki bazı özel durumlar veya sanığın suç öncesindeki durumu olabilirken, ağırlaştırıcı sebepler ise suçun işleniş biçimi veya sanığın önceki suç kaydı gibi durumlardır.
Türkiye’de cezalar genellikle hapis cezası, para cezası veya bunların bir kombinasyonu olarak uygulanır. En ağır suçlar, cinayet ve terör gibi suçlar, müebbet hapis veya ölüm cezası ile cezalandırılabilir. Ancak, Türkiye’de ölüm cezası uygulanmamaktadır ve müebbet hapis cezası da son yıllarda yaşanan yasal değişikliklerle birlikte kısıtlanmıştır.
Türkiye’de cinayet ve terör gibi en ciddi suçlardan bazıları müebbet hapis veya ölüm cezasıyla cezalandırılıyor. Hırsızlık ve saldırı gibi diğer suçlar para cezası, hapis veya her ikisi ile cezalandırılır.
Türkiye’nin son yıllarda siyasi muhaliflere ve insan hakları aktivistlerine yönelik muamelesi nedeniyle eleştirildiğini belirtmekte fayda var. Bazıları hükümeti ceza adalet sistemini muhalif sesleri susturmak ve muhalefeti bastırmak için kullanmakla suçladı.
Sonuç olarak, Türkiye’de ceza hukuku Türk Ceza Kanunu’na dayanmaktadır ve diğer medeni hukuk ülkelerine benzer bir süreç izlemektedir. Ancak, hükümetin ceza adalet sistemini siyasi muhalifleri ve insan hakları aktivistlerini hedef almak için kullanmasına ilişkin endişeler dile getirildi.